Ufff ne çok ara vermişim öyle ki yazacak birçok şey varken. Tembellik,
uyuşukluk, başka bir izahı yok bunun.
Bu yaz bir ilk deneyim daha yaşadık kızımla; benden ayrı ilk
tatiline gitti babasıyla. Yaklaşık 10 uzun gün birbirimizi göremeyecek, dokunamayacak,
öpüp koklayamayacaktık. Aklımı bu düşünceler sarmışken hep üzgün buluyordum kendimi.
Çözüm bu değildi ikimiz için tabii ki de. Günler öncesinden ikimizde hazır
olmalıydık ki süreç ızdıraba dönüşmemeliydi. Neden onlarla gelemeyeceğimi biliyordu
artık bu da işimi kolaylaştırdı, ama en çok da bizi anlıyor olmasıydı.
Güzel deneyimler edindiği bir köy tatili yaptı kızım, babaanne,
kuzen ve amcalarıyla. Ailesini tanımasını, onlarla güzel, uzun ve sağlam ilişkiler
kurmasını önemsiyorum. Ki akrabalık ilişkilerinin zayıflamaya yüz tutmaya
başladığı bir zamanda.
Bense, onu çok ama çok özledim. Onun iyi, kaliteli vakit
geçirdiğini bilmek beni rahatlatan bir durumdu. Ayrıca beni soranlara verdiği cevap
durumu gerçekten algıladığının bir göstergesiydi. “Annem gelemedi çünkü patronun ona
izin vermedi!” Çok sık olmasa da telefonla görüştük.
Havaalanına onları almaya gittiğimde birbirimizi öyle
özlemiştik ki, onu oto koltuğuna oturtturmak gelmedi içimden. Arka koltukta
birlikte oturup, emniyet kemerimizi bağlayıp sarıldık öptük, kokladık
birbirimizi. Biliyorum yanlıştı yaptığımız ama, anne-kız birbirimizi çok
özlemiştik
Dipnot: Trafikte çocuğunu araç koltuğuna oturtturmayan
aileleri şiddetle eleştirir, özelikle ön koltuğa oturtanlara çok kızardım. Hala
öyleyim fikrim değişmiş değil. Ama bu düşüncemin aksine davranacağım aklımın
ucundan geçmezdi.
Bir Köy Macerası |